2012 yılına evimizde birçok
arkadaşımızla birlikte girmiştik. Bu sene bir değişiklik yapıp yeni yılı
dışarıda karşılamayı hedefledik. “Nereye gitsek, ne yapsak?” derken tesadüfen “Radyo
ODTÜ Sunar: Festival Gibi Bir Yılbaşı” MyBilet’deki tanıtımına denk geldik. İlandaki metin aynen şöyleydi;
“Yılbaşında, Canberk Cenger
“Legendary Rock” konseptiyle kendini bir rockstar gibi hissetmek isteyenlere
hitap edecek. Kıvanç Harputlu ise performansında sadece en sevilen Türkçe
şarkılara yer verecek. Levent Alptekin ise, eski - yeni ayrımı yapmadan en iyi
dans şarkılarıyla disko ateşini yakacak.”
Düşününce, hem eski rock parçaları
dinleyebileceğimiz hem de disco havasında dans edebileceğimiz bir eğlence,
yılbaşı için ideal gözüktü gözümüze. Ne kadar da yanılmışız!
Yılbaşı akşamı gelip, saatler
22:00’yi gösterdiğinde HiltonSa’daki parti girişine geldik. Birçok yaş
grubundan Radyo ODTÜ dinleyicileri ile birlikte uzun giriş kuyruğunda
bekledikten sonra güvenlikten geçtik. Güvenlik görevlisinin eşimi 18 yaşından
küçük zannedip kimlik sorması ile gece özellikle eşim için iyi başlamıştı. Parti
alanına geçtiğimizde henüz ortalarda DJ’lerimiz yoktu, saat 21:00’de
başlayacağı anons edilen parti 22:30 gibi başladı. Başladı başlamasına da gerek
çalan şarkılar gerekse DJ’lerin tavrı pek de tanıtımda bahsedildiği gibi
değildi. “Hadi hayırlısı birazdan düzelir herhalde!” diye düşündüğümüz anda Legendary
Rock konsepti içinde Rihanna’nın Umbrella şarkısının rock coverı, disko ateşi
kısmında Gangnam Style, üzerine de Sadece En Sevilen Türkçe Şarkılar bölümünde Atilla Taş’tan YamYam Style’la
maruz kalınca Radyo ODTÜ’ye teessüflerimizi sunarak partiyi terk ettik.
Saat 23:35 gibi çevirdiğimiz
taksiden bizi aklımıza gelen ilk mekan olan Manhattan’a götürmesini istedik. Açıkçası
Manhattan’da ne kimin çıktığını biliyorduk, ne de yer olup olmadığını. Sorunsuz
bir şekilde içeri girdiğimizde gençlerden oluşan grubun, kulağımızın daha
alışık olduğu ezgileri çaldığını fark ettik. I want to hold your hand gibi eski
şarkılardan tutun, birçok yeni şarkıya kadar kendi coverlarını çalan grup ile
yeni yıla girdik.
Bu arada yazıya daha fazla devam
etmeden önce önemli bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Otuzlarında biri olarak
son zamanlarda ayakta canlı müzik dinlemek için ne zaman bir yere gitsem
genelde ortamdaki en yaşlı birkaç kişiden biri ben oluyordum. Oysa yılbaşı
gecesi Manhattan’da durum tam tersiydi; sahne önü kırklarının sonunda, çılgın
hanımlar ile doluydu. Açıkçası ilk başta duruma pek anlam veremesek de gecenin
asıl grubu Anonim Reloaded sahneye çıktığında işin rengi belli oldu. Tüm
karizmasıyla sahneye çıkan vokalist Murat Bulgak, Samsung Galaxy Tab 2 olduğunu
varsaydığım tablet PC’sini biraz sonra söyleyeceği şarkıları takip edebilmek
için yerine yerleştirdi. Arkasından Mick Jagger görünüşlü Serhat Başer gelip
gitarının son ayarlarını tamamladı. Gözüken o ki ikili nereye gitse hanım
hayranları onları sadakat ile takip ediyor, ne diyelim haksız da
sayılmazlar!
Anonim Reloaded’ı daha önce
dinlememiş iki cahil olarak nasıl bir repertuvar ile karşılaşacağımıza dair net
bir fikrimiz yoktu. Gerek Manhattan’da olduğumuzdan gerekse grubun hayran
kitlesine kendimizi yakın hissettiğimizden bir beklenti içindeydik elbette!
Yine de ne yalan söyleyeyim Murat’ın tok sesi ile ilk şarkısına "In sleep he sang to me, In dreams he came!" diye The Phantom of The Opera’yla başlamasını hiç beklemiyorduk! Bu mükemmel giriş sonrasında yeri geldi Cem Karaca’yı andık Islak Islak, yeri geldi It’s My Life diye isyan ettik! Netice itibari ile Anonim Reloaded’ın başlattığı Rock ateşini ara sıra tekila ile körüklediğimiz unutulmaz geceye sabaha karşı son verdik.
Radyo ODTÜ’ye geri dönersek, gözüken o ki Radyo ODTÜ artık bildiğiniz Radyo ODTÜ değil; marka adı korunmasına rağmen artık Çin’de üretilen ürünlere benziyor. İsmine duyduğunuz güven ile tercih ediyor ve ne yazık ki pişman oluyorsunuz. Sanırım Radyo ODTÜ Sunar: Festival Gibi Bir Yılbaşı organizasyonunun bizim açımızdan tek olumlu yanı, katlanılmaz bir parti düzenleyip Anonim Reloaded ile tanışmamızı sağlaması oldu.