26 Mart 2012 Pazartesi

Scream For Me İstanbul!

Oniki, onüç yaşlarındayız. Okuldaki arkadaşlar arasında bir dedikodudur gidiyor; “Oğlum var ya, Metal müzik diye bir şey varmış, walkman ile 8 saatten fazla dinlersen beynin kulaklarından akıyormuş!”. Elbette ki konu ivedilikle ilgimizi çekiyor, çekirdek bir ekip oluşturulup, bu tekinsiz müzik türünün örnekleriniz edinebilmek için harçlıklar biriktirilmeye başlanılıyor. Henüz bırakın interneti, cep telefonunun, kredi kartının bile kullanılmadığı bir dönemde olunduğu için hangi grubun hangi albümü alınacağına dair en ufak bir fikir sahibi değiliz. Elimizdeki en kıymetli bilgi içimizden birinin Metallica’yı duymuş olması, hatta bilgi o kadar etkileyici ki karşı koymak mümkün değil! “Olum var ya, zaten bu grup çıktıktan sonra bu müziğin adı Metal olmuş, isim babaları bunlar yani!”.

Albüm almak için gerekli birikim sağlandıktan sonra Eskişehir’deki Esnaf Sarayı’nın en üst katına gidiliyor. Metal müzik satma olasılığının yüksek olduğunu varsaydığımız (!) bir kasetçiye girilip, tezgahtara yaklaşılıyor. “Abi biz metal müzik alacaktık!” diyor içimizden biri, “Metallica olsun ama!” diyor ikincisi. Anlam veremediğimiz bir şekilde söylediğimiz güldürüyor adamı. Önümüze simsiyah kapaklı, sol köşesinde yılan kuruğu gibi birşeyler olan bir kaset koyuyor. “Alın size Metallica!” diyor. Kaseti elimize alıyoruz, sağına soluna bakıyoruz, şekli şemali pek de beynimizi kulaklarımızdan akıtacakmış gibi durmuyor. Sıkıla pıkıla soruyoruz tezgahtara “Başka metal müzik var mı?” diye. Adam yine gülüyor, bir albüm daha çıkarıyor raflardan. Aman Tanrım; albümün kapağında öyle eçüş bücüş bir mahlükat var ki bize “Tamam, Metal müzik dediğin işte böyle olur!” dedirtiyor. Grubun ismine bakıyoruz; “Iron Maiden” yazıyor.

Yüzümüzden albümü beğendiğimizi anlayan adam müzik hayatımızı şekillendirecek soruyu soruyor; “Çocuklar alacak mısınız, çektirecek misiniz?”. Hep bir ağızdan soruyoruz; “Çektirmek mi?” diye. “Gençler!” diyor halimizden iyice eğlenen adam, “İsterseniz kasetin orjinalini satın alabilirsiniz ama pahalıya gelir. İsterseniz de üçte bir fiyatına, ben size boş kasete çoğaltırım bu albümü, siz bilirsiniz” diyor. Bu teklif karşısında mutluluktan ağlamamak için zor tutuyoruz kendimizi. “E o zaman Metallica’yı da çektirelim.” diyor grubu ilk duyan arkadaşımız. Teklif makul görülüyor, kasetçiye parası ödenip, ertesi gün siparişi teslim almak üzere dükkandan çıkılıyor.

Kasetler ilk dinlendiğinde oluşan duygular biraz karışık, daha önce dinlenen herhangi bir müzik türüne benzetilemiyor. Metallica neyse de Iron Maiden şok etkisi yaratıyor. Yavaş yavaş başlayan şarkılar bir çığlık sonrasında hızlanıyor, sonra bir anda tekrar yavaşlıyor. “Ulan şarkının başındaki ritme ne oldu?” dediğin anda ritim geri dönülüyor. İlk sersemlik atıldıktan sonra “Fear of The Dark” ve “Afraid to Shoot Strangers” kulaklara hoş gelmeye başlıyor. Zaman için de konser kaydına eşlik edilir, farkına varmadan kafa sallanır hale geliniyor. Sonra da gerisi geliyor, hayatımızın bir çok anında Iron Maiden bizimle oluyor. Sürekli “Iron Maiden’nın son albümü geldi mi?” diye soruluyor müzik marketlerde.

Teknolojinin biraz daha ilerlediği, korsan albümlerin işportalara düştüğü ünüversite yıllarında İzmir, Bornava’daki Tansaş’ın önünde tezgah açmış bir satıcıya yanaşılıp, aynı soru soruluyor; “Birader Iron Maiden’ın son albümü var mı?” diye. Eleman bir anda celalleniyor, belli ki yarasına tuz başmışız; “Hangi son albümü birader, hangi son albümü? “Aha bu son albümü” diye gösteriyorum müşteriye, “yok yenisi çıktı” diyor, onu bulup getiriyorum, “yok daha yenisi çıktı” diyorlar. Ben bir Müslüm Gürses’e bir de Iron Maiden’e yetişemedim!” diyor hayattan bıkmış bir ses tonu ile.

Zaman geçiyor tam da otuzlu yaşların ilk baharlarına gelindiğinde Sonisphere Festivaline Iron Maiden’in geleceği dedikodusu ayyuka çıkıyor. İlk başta “Yok canım, daha neler?” dense de Metallica’nın bir sene önce gelmiş olması kafalarda “Ulan yoksa?” sorularını getiriyor. Ardından web sayfasından müjde veriliyor, “Iron Maiden Türkiye’de” diye. Derhal arayışa girilip, en sahne önünden biletler alınıyor, İstanbul için gerekli lojistik hazırlanıp, beklemeye başlanıyor. Konser günü geldiğinde kalplerde tuhaf bir heyecan, üzerimizde Iron Maiden T-Shirtleri, Beyoğlu’nda şaşkın şaşkın yürünüyor. Tavsiye üzerine gidilen bir bara oturulup, DJ’ye cebren ve hile ile Iron Maiden çaldırılıyor, havaya girilmeye başlanıyor. Arkasından gerekli ihtiyaçlar görülüp, Küçükçiftlik Park’a doğru salınıveriliyor. Güvenlik sonrası içeri girildiği esnada In Flames son şarkısını bitirip, yerini Alice Cooper’a bırakıyor. Alice dede muhteşem sahne şovu ile kendisini bize hayran bıraktırarak ortamı terk ediyor. Tam herşey ne kadar da güzel dediğimiz anda Mad Max filmlerinden fırlama zırtapozlar sahneye çıkıp, kulaklarımızı Slipk gidiyorlar. Allah’tan giderken hayran kitlelerini de beraberinde götürüyorlar da Iron Maiden’i rahat bekliyoruz. Dekor hazırlanıyor, Eddie’nin sahneye kaç kere çıkacağı, nasıl şovların bizi beklediği, playlist’in ne olduğu konusundaki tartışmalar Bruce Dickinson’ın beklenen çığlıkla sona eriyor “Scream For Me İstanbul”. Beklenen bir çok şarkı ardı ardına çalınıyor, bize ilk albümü satın aldırtan Eddie sahne girip, girip, çıkıyor. Fear of The Dark huşu içerisinde dinleniyor, bir çocukluk hayaline  20 yıl sonra ulaşılıyor.

Gece sonunda nerdeyse 8 saatten fazladır Metal müzik dinlediğimizi, Slipknot’a rağmen beynimizin kulaklarından akmadığını fark edilip, artık ayakta durmaktan isyan eden bedenlerimizi alınıyor ve otelimize geri dönülüyor.

5 yorum:

  1. yorum yazmaya çekinmeyin demek.. ayıp be, beyi askerde olan bir kız çoğcuğu olarak gitmedim, gidemedim.. onun yerine gittim güzelcene beyimi ziyaret ettim, babaeskilerde.. Ya o askerdeki yavrucak, o nasıl gidebilirdi ki zaten.. okumayacağım işte.. banane :) nispet insanlık siziiii.. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. dayanamadım.. okudum.. :(
      yapılmayacak hareket..
      peki madem, izmir'den naklen yayınlarım devam edecektir.. her türlü.. hava durumu, deniz, vapurlar, kimi zaman hatta kum.. her türlü.. ;) Ankara'nın taşına bak, gözlerimin yaşına bak buraaaakkk!!!... :)

      Sil
    2. Elinizden geleni ardınıza koymayınız Hilal Hanım :)!

      Sil
  2. Scream for me Babaeski! [bkz. Hilal'in yorumu]

    Fakat sadece slipknot için gelmiş ve iron maiden çıkmadan konseri terketmiş bir dinleyici grubu [zibidie'ler] olması geleceğe olan inancımı derinden yaraladı. [eddie'ye vereceksin bunları]

    YanıtlaSil
  3. Yazını çok beğendim ve çok güldüm :) geçmişe gittim sayende.. Aynı durumun biraz farklı varyasyonlarını yaşayan biri olarak çok eğlenceli geldi yaşananlar ve yazılanlar :)

    YanıtlaSil